İçtihatlar

Trafik Kazasında Kusur Oranının Tesbiti

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

2010/17-415 E. – 2010/462 K. 06.10.2014 T.

TRAFİK KAZASINDA KUSUR ORANININ TESBİTİ

DİRENME KARARINDA YENİ DELİLE DAYANMAK

Trafik kazalarında kusur oranı uzman bilirkişi aracılığıyla belirlenmelidir. Bu durumda, uzmanlığı bilinmeyen trafik polis memurundan kusur konusunda alınan rapora dayanılarak hüküm kurulması doğru değildir.

DAVA VE KARAR:

Taraflar arasındaki “Maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;

Kütahya 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 18.12.2008 gün ve 2007/39 E., 2008/400 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 16.11.2009 gün ve 2009/4521-7552 sayılı ilamı ile;

("...Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkiline ait araca, davalıya ait/sevk ve idaresindeki aracın çarpması sonucu hasar meydana geldiğini belirterek, 16.307.67 YTL hasar bedelinden, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, şimdilik 12.230.00 YTL’nın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde, kusura ve tazminat miktarına itiraz ederek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporuna ve tarafların kusur durumuna göre, davanın kısmen kabulü ile, 6.781.75 YTL’nın, 30.12.2006 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.

HUMK’nun 275. ve takip eden maddeleri uyarınca, çözümü özel ve teknik bilgiye dayanan konularda ihtisas sahibi kişilerin vereceği rapor esas alınarak hüküm kurulması gerekir. Sonucu açık ve belli durumları ayrı olmak üzere, trafik kazalarında kusur oranı uzman bilirkişi aracılığıyla belirlenmelidir. Bu durumda, uzmanlığı bilinmeyen trafik polis memurundan kusur konusunda alınan rapora dayanılarak hüküm kurulması doğru değildir.

Mahkemece yapılacak iş, makine mühendisi uzman bilirkişiden kusur yönünden rapor alınarak, kazanılmış haklar da gözetilip, varılacak uygun sonuca göre karar vermekten ibarettir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.

Yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuştur.

Mahkemece direnildiğinden bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir. (HUMK.429 mad.)

Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak ve gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.

Somut olayda; yerel mahkemece, daha önce dosya içerisinde bulunmadığı halde bozma ilamından sonra ve bu ilamdan esinlenilerek bilirkişinin uzman olduğuna dair belgeler dosya içerisine eklenmiş ve direnme kararında bu hususa dayanılmıştır.

Hal böyle olunca, yerel mahkemece direnme kararı olarak nitelendirilen temyize konu kararın, gerçekte bir direnme kararı değil; bozmadan esinlenilerek verilmiş yeni bir hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.

Kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi ise Hukuk Genel Kurulu`na değil, Özel Daireye aittir.

Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 17.HUKUK DAİRESİNE ( GÖNDERİLMESİNE ), oyçokluğu ile karar verildi.

YHGK 06.10.2010 E.2010/17-451 - K.2010/462