Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
2013/11-338 E. - 2013/1516 K. 30.10.2013 T.
PAKET TUR SÖZLEŞMESİ SEBEBİYLE MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
TÜKETİCİ ( Paket Tur Sözleşmesi Gereğince Ulaşım ve Konaklama Hizmeti Alan )
ŞİRKETİN TÜKETİCİ SIFATINA UYMAMASI
Paket tur sözleşmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada: Dava konusu ulaşım ve konaklama hizmetleri için taraflar arasında akdedilen “paket tur sözleşmesi"nin 4077 Sayılı Kanunu’nun 6/c maddesinde düzenlenen bir sözleşme türü olduğu açıktır. Ne var ki, davacı taraf, 4077 Sayılı Kanunu’nun 3. maddesinde belirlenen anlamda bir “tüketici” değildir. Hal böyle olunca, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığından bahsedilemez. Bu durumda, davaya bakma görevi genel mahkemeye ait olduğundan, aynı hususa işaret eden direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gereklidir.
DAVA VE KARAR:
Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;
İzmir 1. Tüketici Mahkemesi’nce mahkemenin görevsizliğine dair verilen 11/10/2010 gün ve 2010/1044 E., 2010/733 K. sayılı kararın incelenmesi davalı şirket vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28/05/2012 gün ve 2011/2775 E., 2012/9028 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, müvekkilinin Almanya’da yapılacak olan fuara katılmak istediğini, bu bağlamda davalılar ile paket tur anlaşması yapıldığını, ödemede bulundukları halde otel rezervasyonu yaptırılmadığını, uçak biletinin temin edilmediğini ileri sürerek, 5.168,49 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, evrak üzerinden yapılan inceleme sonunda, davanın tüketici mahkemesinde görülmesi için taraflardan birinin tüketici sıfatında olacağı, oysa tarafların şirket olduğu, davanın genel mahkemelerde görülmesi gerektiği gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğinde karar verilmiştir.
Kararı, davalı C... Tur. Ltd. vekili temyiz etmiştir.
Dava, paket tur sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece genel mahkemelerin görevli olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 6/c maddesinde paket tur sözleşmeleri düzenlenmiş olup, dava niteliği itibariyle Tüketici Kanunundan kaynaklanmaktadır.
Bu itibarla, mahkemece işin esasına girilerek neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI: Dava, paket tur sözleşmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı tarafın tüketici olmadığı gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, talep ve kesinleşme halinde dosyanın görevli İzmir Nöbetçi Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Davalı şirket vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur. Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı şirket vekili getirmiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tarafların sıfatına göre davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi mi, yoksa Tüketici Mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 23. maddesinde: “Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır” hükmü yer almaktadır.
Bu nedenle, öncelikle 4077 Sayılı Kanun`un kapsamının belirlenmesinde yarar vardır:
4077 sayılı Kanunun “kapsam” başlıklı 2. maddesinde;
“ Bu Kanun, birinci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Amaç” başlıklı 1.maddesinde de, bu kanunun amacının, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmek olduğu, açıklanmıştır.
Yine aynı Kanunun “tanımlar” başlıklı 4822 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinin
(e) bendinde “tüketici”nin; “Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi”,
(f) bendinde ise “satıcı”nın; “Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri”, ifade ettiği belirtilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler karşısında görülmektedir ki, bu Kanunun uygulanabilmesi için satıcının ticari veya mesleki faaliyeti kapsamında kanunda tanımlanan bir malı sunuyor olması ve alıcının da bu malı yine Kanuna gösterilen amaçlarla satın alması gerekli ve yeterlidir.
Eş söyleyişle, bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabulü için, taraflardan birinin satıcı, diğerinin tüketici sıfatını taşıması, alışverişe konu olan malın ise Kanunun 3.maddesinde yazılı mal kavramı içerisinde yer alması gerekir.
Somut olaya gelince, dava konusu ulaşım ve konaklama hizmetleri için taraflar arasında akdedilen “paket tur sözleşmesinin 4077 Sayılı Kanunu’nun 6/c maddesinde düzenlenen bir sözleşme türü olduğu açıktır. Ne var ki, davacı taraf, 4077 Sayılı Kanunu’nun 3. maddesinde belirlenen anlamda bir “tüketici” değildir. Zira davacı şirket vekili tarafından dava dilekçesinde açıklandığı üzere; davaya konu paket tur sözleşmesini ticari bir amaçla düzenlemiş olup, şirket müdürü ve ortağı olan mühendis A... K...`nın yurtdışında yapılacak olan “Frankfurt 2010 Işıklandırma ve Mimarlık” fuarına müşterileri ve meslektaşları ile birlikte katılması için davalılar ile paket tur anlaşması yapılmıştır.
Hal böyle olunca, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığından bahsedilemez.
Bu durumda, davaya bakma görevi genel mahkemeye ait olduğundan, aynı hususa işaret eden direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gereklidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekmiştir.
SONUÇ:
Davacı şirket vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ( ONANMASINA ), 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK`nun 440/III maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere oybirliği ile karar verildi.
YHGK 30.10.2013 E.2013/11-338 - K.2013/1516