İçtihatlar

Tekzip Kararının Yayınlanmaması

Yargıtay 4 Hukuk Dairesi

2011/7279 E. – 2011/8207 K. 11.07.2011 T.

TEKZİP KARARININ YAYINLANMAMASI ( Manevi Tazminat )

MANEVİ TAZMİNAT ( Tekzip Kararının Yayınlanmaması )

Tekzip kararının yayınlanmaması nedeniyle açılan manevi tazminat davası sonunda;

davacının tarafların mali ve sosyal durumları gözetilerek, bir miktar manevi tazminat alması gerekir.

DAVA VE KARAR:

Davacı vekili tarafından, davalı Y... İ... Mat. ve Gaz. A.Ş ve diğerleri aleyhine 28/02/2000 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine

Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19/07/2007 günlü kararın Yargıtay`ca incelenmesi davalılardan A. D. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ KARARI: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2-Diğer temyiz itirazlarına gelince;

Dava basın yolu ile kişilik haklarının ihlal edilmesinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karar davalılardan A. D. tarafından temyiz edilmiştir.

Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.

Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.

Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.

Davaya konu olayda; dava konusu 19/02/2000 tarihli Y... İ... Gazetesi`nde yer alan "Avantanın Perde Arkası" başlıklı haber ile davalılardan A. D. tarafından kaleme alınan "Sorumluluk bilinci" başlıklı yazıda, davacının bir turizmciden haber yapmama karşılığında maddi çıkar sağladığına ilişkin iddiaya yer verilmiştir.

Gerek yayın tarihi, gerekse tekzip kararının yayınlanmaması nedeniyle davacının açtığı manevi tazminat davası sonunda bir miktar manevi tazminat alması ve tarafların mali ve sosyal durumları gözetildiğinde karar altına alınan manevi tazminat miktarı fazladır. Mahkemece daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:

Temyiz olunan kararın yukarıda ( 2 ) sayılı bentte gösterilen nedenlerle ( BOZULMASINA ), diğer temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle ( REDDİNE ), oybirliğiyle karar verildi.

Y4HD 11.07.2011 E.2011/7279 - K.2011/8207