Doğu Türkistan Platformu başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiye’de eşzamanlı basın açıklamaları gerçekleştirdi. 34 ülkeden 200’den fazla STK’nın destek verdiği açıklamalarda, toplama kamplarının kapatılması çağrısı yapıldı. 1 Nisan 2017 tarihinden itibaren Çin yönetimi Doğu Türkistan’da sistematik gözaltılara başladı. 2014 tarihinden itibaren devasa arazilere kurulan kamplar, II. Dünya Savaşı Nazi kamplarının günümüz uygulamasından farklı değil. Doğu Türkistan’da yaşanan bu zulümleri tüm dünyaya duyurmak için aralarında İHH İnsani Yardım Vakfı, AGD, Yedi Hilal, Cihannuma, Özgür-DER, Hukukçular Derneği, İletişim Platformu, AKDAV, ÖNDER, UMHD, Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği gibi kuruluşların ve çok sayıda STK’nın da bulunduğu Doğu Türkistan Platformu, etkinlikler düzenlemeye başladı. Platform, dünyada “şaka günü” olarak farklı bir biçimde hatırlanan 1 Nisan’da “Şaka Değil Soykırım” başlığı altında tüm dünyaya toplama kamplarının kapatılması için çağrıda bulundu. Etkinlikler çerçevesinde fotoğraf sergileri açıldı ve basın açıklamaları yapıldı. Programların startı İstanbul Beyazıt Meydanı’nda yapılan basın açıklamasıyla verildi. Etkinlikler, hem İstanbul’un tüm ilçelerinde hem de 81 ilin tamamında eşzamanlı olarak gerçekleştirildi. Doğu Türkistan Platformu adına basın açıklamasını okuyan platform sözcüsü Avukat Uğur Yıldırım, İstanbul’da Çin Konsolosluğu önünde on yaşlarında küçük bir kız çocuğu gözyaşları içerisinde “Sizin çocuklarınız yok mu? 4 yıldır babamı ve kardeşlerimi görmüyorum!” haykırışını hatırlatarak konuşmasına başladı. Uğur Yıldırım, oyun çağında bir çocuğun yaşadığı travmayı kimsenin tarif edemeyeceğini ve son dokuz yıldır Doğu Türkistan’ın tam bir cinnet halini yaşadığını aktardı. Yıldırım, konuşmasını şöyle tamamladı: “Doğu Türkistan’daki toplama kampları kayıtsız şartsız bir an evvel kapatılmalı, bölgede uygulanan tüm hak ihlallerine derhal son verilmelidir. BM, Çin’in insan haklarını ayaklar altına alan toplama kampları vahşetini derhâl durduracak sahici adımlar atmalıdır. İslam İşbirliği Teşkilatı ya İslam ülkelerini bu zulme karşı mobilize etmeli ya da kendini lağvetmelidir. Zira İİT’nin mevcut tutumu Çin’i daha da cesaretlendirmektedir. Türkiye bu zulmün bitirilmesi için öncü olmalıdır. Çin bu zulmü sonlandırıncaya kadar tüm dünya halkları Çin mallarını boykot etmelidir.”